26 Ocak 2010 Salı

Brick Lane vs Hayat...

Brick Lane'i ya cok seversin ya da pek sevmezsin, nefret etmek gibi bir secenek yok sanirim. Brick Lane'in nesini seviyorum, neden her seferinde bana ilham veriyor diye dusunerek yuruyordum ki, cevabi karsima cikti;



Kankan dansi degil elbette, neye rastlayacagini hayal edemedigin bir yerde rahatca ve hicbir seye takilmadan yuruyebilmek sanirim cekici olan yani... 

21 Ocak 2010 Perşembe

Los Desterrados, Rupa & the April Fishes, Youtube Yasagi...

Sokakta ingiliz ingilizcesi konusan kisilerin azligi belki de Londra'nin kulturel yelpazesinin genisliginin en iyi gostergesi. E kultur sanat aktivitelerinin de sokaktan asagi kalir yani yok elbette. Dun aksam Rich Mix'te gittigimiz Los Desterrados ve Rupa & April Fishes konserlerini 2 kisilik deri koltukta (evet evde kullanilan koltuklardan) izleme serefine nail olduk. Ilk grup; Sefarad Musevi muzigini Latinle birlestirmis Londra'li Los Desterrados.

Iclerinde hic Turk bulunmamakla beraber konserin ilk sarkisinin nakarat bolumu "Ben seni severim" oldu. Bir diger sarkilarindaki nakarat ise "Aman aman Gulpembe" (Sarkinin adi: Por La Tu Puerta).

Konser sonrasi grupla konusma firsatimiz oldu, Istanbul'a gitmeyi cok istediklerini hatta Radikal gazetesinde buyuk bir haberlerinin ciktigini da belirttiler. Eger merak ediyorsaniz buradan muziklerini dinleyebilirsiniz.

2. grup Rupa & the April Fishes San Francisco'lu bir grup ve Londra'dan hemen once Istanbul'da konser vermisler.

Sahnede ilk olarak akordeonu gorunce bir anda aklimiza 2 haftadir her aksam ayni sarkiyi calmaya calisip da bir turlu beceremeyen ve bir nota bile ilerleyemeyen komsumuzu andik. Sarkilar muhtesem, eglenceli ve derin. Sohbet sahane, ilk kez konserlerinde dans etmeyen bir grupla karsilastiklarini soyluyorlar. E demek Ingiltere boyle deyip geciyorlar :) Cok alinmis bir Ingiliz olacak ki konserin sonlarina dogru sarhos olup sahnenin onunde dans denemeyecek hareketler silsilesini yapiyor. Lakin grup kibar, adama en ufak bir yorum yapmiyorlar...

Son olarak korkularla hayatimizin nasil yonlendirildigini anlatan bir sarkiya giris yapmak icin Istanbul'un sahane bir sehir oldugu, insanlarinin super oldugunu ancak youtube'a girilemedigini belirtiyorlar. Hatta anlayamayan (gercekten akillari almayan) seyircilere, dogru soylediklerini youtube.com yazdiklarinda acilan sayfada Turk hukumetinin imzali uyarisinin oldugunu da belirtiyorlar. Konseri dinlemeye gelmis tum insanlar icin Istanbul'un guzel bir sehir oldugundan ziyade, youtube hikayesi, Turkiye hakkinda anlatilacak bir hikaye olarak dinleyicilerle eve gidiyor. E bu da gecenin buruk bir tadi olarak bizimle eve geliyor elbette.
 
Rupa & The April Fishes'in sarkilarini dinlemek icin tiklayin!

4 Ocak 2010 Pazartesi

Londra dar gelirse Iskocya var

Sahsen yeni yila bu sene hic gormedigim bir sehirde girmek 2010 hedeflerim arasindaydi. Malum Ada disina cikmadan gidilebilecek yerler arasinda Iskocya, viskiye olan saygimiz nedeniyle agir basti. Viski nasil uretilir, yerinde sahit olduk ve 12-18 senelik viskileri uretim yerinde tattik. Edinburgh'da Hogmanay eglencesine katilmanin disinda harika vakit gecirdik. Yillardir yilbasi gunu kar gormemis olmanin acisini cikardik. Oldukca soguktu ancak usumedik, her dakikanin tadini cikardik, sahane deniz urunleri yedik, cana yakin Iskoc'larla pub'larda sohbet ettik. Ancak pub'larda neden sirf erkek oldugunu sormaya cekindik.

Glasgow ve Edinburgh'daki hiperaktif gunlerden sonra dinlenmenin en iyi yolu sinemadir diyerek Avatar'in yolunu tuttuk. Elbette 3 boyutlu. Ve elbette biz de begendik, insanligimizdan utandigimiz sahneler disinda uzun zamandir bu kadar guzel bir film izlemedigimi dusunerek Londra sokaklarini arsinlamaya basladik. Hava soguk, konusulacak konular malum; 7 gunde 5 sehir dolastiktan sonra (Istanbul, Ankara, Londra, Glasgow, Edinburgh) insan bir noktadan sonra nereye gitse kendini evinde hissediyor. Yeni yil hedeflerimiz arasinda bol bol gezmeyi de altini cizerek ekledikten sonra, Londra'da tekrar turist olmaya karar verdik.

Marble Arch, Regent Street arasinda foto safari yaptik... 2010 tam da istedigimiz gibi basladi desek sanirim gayet yerinde bir cumle kurmus oluruz... Devamini da gorecegiz ancak bu seneden oldukca umutluyum... Herkese iyi seneler!!!